Günlük hayatta iletişimde olduğumuz insanlar aile üyesi, arkadaş, iş arkadaşı ya da sevgili gibi rollerle hayatımızdadırlar. Sosyal ihtiyaçlarımız sebebiyle iletişim ve bağ kurarak yaşadığımızdan kendimizi ifade etmemiz, duygu ve düşüncelerimizi paylaşmamız bizim için çok önemlidir. Bu şekilde başka bir insanla bağ kurmanın verdiği hazla besleniriz.
İlişki kurmanın ve onu sağlıklı bir şekilde yönlendirmenin bazı ögeleri vardır. Öncelikle, ortak iletişimin bir parçası olarak, içinde bulunduğumuz ilişkiden tam olarak ne istediğimizi ve bir ilişkiden beklentilerimizi bilmemiz gerekir. Bunlara karar verdikten sonra ise, ilişkide olduğumuz kişilerle beklentilerimizi paylaşmamız gerekir ki o insan da kendisinden beklenenleri net bir şekilde anlayabilsin. Unutmamak gerek ki, düşüncelerimizi ve duygularımızı paylaştıkça beklentilerimizin karşılanma olasılığı artar.
Buna ek olarak, istemediğimiz durumlar için “hayır” deme cesaretini de göstermeliyiz. Aynı anda çevremizdeki herkesi mutlu edecek beceriye sahip olmadığımız gerçeğini kabul etmeli ve istemediğimiz şeyleri söylemekte de özgür olmalıyız. Bakış açımıza ve prensiplerimize uygun davranmak kendimize olan saygımızı arttırır ve beraberinde mutluluk getirir!
Bu noktada, ilişki içinde olduğumuz insanlarla görüşlerimiz uyuşmadığı zaman ortaya çıkan zıtlık durumlarında nasıl uzlaşmaya varmamız gerektiğine dikkat etmeliyiz. Duygu ve düşüncelerimizi ifade ederken karşımızdaki insanın bizimle aynı görüşleri ve zihniyeti paylaşmama ihtimali olduğunu hesaba katmalıyız. Böyle bir durumla karşılaştığımızda öncelikle sakin olmalı, bu zıtlığı kabul etmeli ve karşı tarafın düşüncelerini değiştirmeye/eleştirmeye yönelik büyük tepkilerden kaçınmalıyız. Daha sonra, iletişim halinde olduğumuz insanın ihtiyaç ve kaygılarını fark ederek doğrulamalıyız ki, iki tarafın da ortak paydada buluştuğu ve istediklerinin bir kısmını da olsa elde edebildiği bir uzlaşma sağlanabilsin.
Aynı zamanda etkili iletişimi zedeleyen ve uzak durmamız gereken davranışlar da vardır. Örneğin, yargılayıcı, iftira içeren ve tehdit edici cümlelerden uzak durmalı ve karşımızdakine yaptıklarından dolayı suçlu hissettirecek “sen” ile başlayan cümleler kurmamalıyız. Ayrıca, öneride bulunmak, zihin okumak, bize söylenenleri süzgeçten geçirmek de karşımızdakini dinlememizi ve söylediklerine “mindful” bir şekilde dikkat etmemizi engeller. Bu şekilde davrandığımızda, genellikle bize söylenen şeyin ne olduğunun değil ona nasıl bir cevap vereceğimizin kaygısı içinde oluruz. Fakat bu etkili iletişimin bir yolu değildir, bunun aksine iletişim içinde olduğumuz kişinin ihtiyaçlarına, hislerine ve içinde bulunduğu duruma odaklanmamız gerekir.
Uzlaşma Sağlamak ve Zıtlıkları Azaltmak için Bazı Öneriler
- Etkili iletişim listesini kullanın. Örneğin:
- Hedeflerin/beklentilerin konusunda açık mısın?
- Ne istediğini biliyor musun?
- Kişisel değerlerinin farkında mısın?
- Tehdit edici ve suçlayıcı stratejiler kullandın mı?
- Dinlemeni engelleyen herhangi bir faktör var mı? (Zihin okuma, süzgeçten geçirme, yargılama vb.)
- Ortak geçerlilik; iletişim içinde olunan insanın deneyimlerini biliyor ve onların neden kaynaklandığını anlıyor olmak aynı zamanda kişinin kendi deneyimlerinin de geçerliliğini anlamasını sağlar.
- Ara vermek; kişiye onu sinirlendiren durumlarda bekleme şansı sunar. Böylece sakinleşmek, söylenenleri dikkatlice dinlemek ve uygun cevaplar vermek mümkün olabilir. Örneğin, “Ne demek istediğini anlıyorum, fakat bana zaman ver çünkü bu önemli bir konu ve bunun üzerine dikkatlice düşünüp cevap vermek istiyorum.”
- Yakın zamanda yaşadığınız zıtlık anlarını hatırlayın ve not alın. Her biri için, yukarıda bahsedilen yöntemleri kullanmaya çalışın ve bunlaı nasıl uyguladığınızı da açıklayın.